Temelsiz İhbarlar ve Konuta Gelen Siparişler Yüzünden Tüm Ailenin Psikolojisi Bozuldu

İbrahim Rauf ve Elif Öztürk çifti, üç çocuklarıyla birlikte Şıhlar Mahallesi’nde sakin bir hayat sürüyorlardı. Lakin, tam iki yıl evvel, her gece saat 21.10’da, konutlarının kapısının zili çalmaya başladı. Kapıyı açtıklarında kimseyi bulamayan çift, bu durumu çocukların oyun oynadığına bağlayarak fazla üzerinde durmadı. Bu olayın tekrarlanması ve tertipli hale gelmesiyse ailenin adeta kabusu oldu.

Öztürk ailesinin adresi verilerek kimliği tespit edilemeyen kişi tarafından yangın, kalp krizi, arbede, fuhuş üzere ihbarlarda bulunuldu. Polis, itfaiye, sıhhat ve cenaze araçlarının sık sık geldiği adreste rastgele bir aksiliğe rastlanmadı. Öztürk ailesinin şikayetçi olmasının akabinde yapılan araştırmada ihbarların sim kart bulunmayan bir telefondan yapıldığı anlaşıldı, arayan kişi de tespit edilemedi.

İki yıldır yaşadığı ruhsal ezalar nedeniyle tedavi görmeye başladığını ve bu durumun sebeplerini karakol ve savcılığa bildirdiğini, ama rastgele bir tahlil bulunamadığını belirten, sokakta dahi tedirginlik hissettiğini söz eden Öztürk, şunları söyledi:

‘Benim sinema üzere öyküm var. 2 yıl evvel saat 21.10’da kapımızın zili çaldı. 5 ay boyunca da bu türlü sürdü. Her gün tıpkı saatte zili çalıp kaçtılar. Çocukların yaptığını düşünerek umursamadık lakin her gün birebir saatte olmasıyla huzursuz olduk. Sonra bir gün damda uyurken, kapıya cenaze aracı ve polis geldi. Bize konutta bir çocuğun düşerek öldüğü tarafında ihbar yapıldığı söylendi. Rastgele bir olumsuz durum olmadığını söyledik. Bu olaydan bir müddet sonra bu defa yangın ihbarı yapılmış ve konutumuza itfaiye araçları geldi. Daha sonra kalp krizi ihbarı ile ambulanslar yolladılar. Bir müddet bu türlü devam ettikten sonra ilçedeki esnafları arayarak konutuma siparişler göndermeye başladılar. Kebap, döner, tatlı aklınıza ne geliyorsa meskene sık sık siparişler gelmeye başladı. Her gelene durumumu anlatıp geri gönderdik. Konuta odun kömür bile göndertmiş. Su satan esnaftan damacana ile su sipariş ediyorlar. Son olarak da bir nakliye firması geldi konutu taşıyacağımızı söylemişler’ 

Elif Öztürk, sarsıntı günü dahi insanların canı ile uğraşırken, meskenlerinin yıkılıp, kendilerinin enkazda kaldığı tarafında ihbar yapıldığını belirterek, ‘Deprem günü bile konutumun yıkıldığını ihbar etmiş. Hiç vicdan yok bunda, o gün mahşer günü üzereydi herkes sokaklarda canı ile uğraşırken, bizim meskenin önüne gruplar geldi. O gün bile arayıp adresimi vermiş benim de enkazda kaldığımı söylemiş. Ne hedefle yapıyor neden yapıyor bilmiyorum. Şüphelendiğimiz hiç kimse de yok. Bizim kimse ile bir problemimiz yok, kendi halinde insanlarız. Ben anneyim, yalnızca yardım istiyorum. Bu kimse bulsunlar ve ceza versinler’ dedi.

Elif Öztürk, toplumsal medya hesaplarından kendisinin mevt haberlerinin paylaşıldığını ve tüm komşularının paylaşımın akabinde konutuna geldiğini de anlatarak, ‘Nizip’te ilçedeki haberlerin paylaşıldığı birtakım toplumsal medya hesaplarından benim öldüğüm istikametinde haber paylaştırdı. Paylaşımda cenaze defin saati ve taziye yeri bile yazılmıştı. Bunu gören yakınlarım ve komşularım meskene geldi. Akrabalarım, komşularım herkes beni aramaya başladı. Beni, canlı diri gömdürdü. Yeniden öbür hesaplardan bağlantı numaramı paylaşarak konutumun satılık ilanı verildi. Polise, savcılığa hata duyurusunda bulundum. Fakat çizgisiz telefonlardan ihbarlarda bulunuyormuş, esnafı da ya özel numaradan ya da sabit çizgilerden arıyormuş. Bu durum bende panik atak başlattı, ruhsal tedavi görmeye başladım. Sokaktan bir ambulans, polis aracı sesi duyunca bile korkuyorum. Çocuklarımı dahi okula götürürken, huzursuz olmaya başladım. Bunu kim yapıyor bilmiyorum lakin bir an evvel bu sorunun çözülmesini istiyorum’ ifadelerini kullandı.

Şüphelinin ilçedeki bir kasabı arayarak, kayınbabası Şaban Öztürk’ün vefat ettiğini ve taziye için yemek siparişi ettirdiğini de belirten Elif Öztürk, “Eşimin ismine taziyeleri var diye bir kasabı arayıp konutuma bin tane lahmacun yaptırılmış. Yemek hazırlanınca bize getirdiler. Bizim taziyemiz falan yoktu. Artık bizimle birlikte esnaflar da mağdur olmaya başladı. Bizim kime ne ziyanımız oldu bilmiyorum. İnsan beşere bunu yapmaz. Artık dışarı çıktığımda bile kaygıdan ardıma bakarak yürüyorum’ dedi.

İlçede kasaplık yapan Memduh Ağbalık, bir kişinin iş yerinin sabit telefonunu arayarak, kendisini cami imamı olarak tanıttığını ve Öztürk ailesinin taziyesi için yemek sipariş ettiğini söyledi. Lahmacunu yapıp götürünce meskende taziye olmadığını belirten Ağbalık, ‘İş yerini aradılar ve bize bin tane lahmacun yapmamızı, akşam 19.30’da da Öztürk ailesinin konutuna getirmemizi söylediler. Arayıp siparişi veren kişi, kendisini cami imamı olarak tanıttı. Zati ona dayanarak güvendik ve yaptık. Yemeği yaptıktan sonra meskene gittik kapıyı çaldık ve durumu öğrendik. Toplumsal medyada da bu durumu paylaştım. Yaptığımız lahmacunları da mecburen dağıttık’ diye konuştu. Öztürk ailesinin komşuları ise yaşadıkları sokağa itfaiye, polis ve ambulans gelmesiyle huzursuz olduklarını lakin ihbarların temelsiz olduğunu tabir etti.